Sıcak bir yaz günüydü, öyle sıcaktı ki başa güneş geçer diye kimse tarlaya top oynamaya da çıkmıyordu...Öyle sıcaktı ki evde ağzımdan salyalar akıta akıta çekyatta uzanmış Tsubasa izliyordum ve esmiyordu! Tsubasa akıp gidiyordu ben terliyordum, durmuyordu Tsubasa ve her ne hikmetse saha da bitmiyordu. Ben bitmiştim! Bitsin bu yaz artık çok sıkıldım!
Kapı çaldı, gelen postacıydı, elinde koca bir zarf vardı, o zamana kadar ne ben bir postacı görmüş, ne de adıma bir şeyler gelmiş olsundu "Posta Kutumuza". Posta kutusunu neden tırnak içine aldım di mi? Yoktu çünkü, bizde postacı getirdiği ne varsa (Bu o zamanlar genelde telefon faturası oluyordu, şimdilerde var mıdır, kalmış mıdır bilmiyorum) dış demir kapının altından sallardı gelişi güzel, biz de akşam apartmana girince tekmeyle isim yazılı tarafı görecek şekilde önümüze getirmeye çalışırdık, tekmeyle evet! Ve her nasıl oluyorduysa postacıyı da görmüyorduk hiç birimiz, şimdi postacıyı elindekileri kapının altından sallarken hayal edelim, o üniformalı adam eğiliyor filan, tahmin ediyorum kondisyonu da yoktur kan ter içinde eğilip, kan ter içinde doğruluyordur offlar puffflar içinde...gözünde canlandırınca da komik oluyor. Neyse ne diyordum? Heh Postacı. Dedi ki "Müjdemi isterim!" Lan pezemeng seni 18 yıllık ömrü hayatımda ilk kez görmüşüm nedir bu kaymak sıyırma telaşın! Hiç mi söylerken sıkılmaz, bozarmaz tek nefeste "MOJDOMO OSTOROM ABİ!" dersin. Asıl ben müjdemi isterim, ne lan o elindeki koca şey zıbış! Bütün bir sene üniversite sınavlarına çalış, arkadaşların Bakırköy, Taksim gezsin sen yok yaa evde olup 500 soru çözücem de(şaka lan şaka 500 soru neymiş anuna koyim) onları geri çevir, sınav stresini çek(Gerçi ben kazanacağımdan emindim de öhöm öhöm, sınavın ilk 10 dakikası titreyen ben değildim sanki munoko), sonuçlar açıklansın, tercih yap, kabulünü bekle, Postacı gelsin müjde istesin pis herif! "Bi dahaki sefere abi!" dedim gönderdim abiyi(Bakın abi diyorum hala saygımı yitirmedim) sanki her sene kazanıp kazanıp gitmiyormuşum gibi, zarfın üzerinden Ankara'dan geldiği anlaşılıyordu, harika dedim, elimde zarf yukarı çıktım hemen koşa koşa, ondan önce yerde yüzükoyun yatan zarfları tekmeledim belki bir ihtimal dönerler havada okurum kimeymiş diye, s*ittir ettim eve girdim. Zarfı açtım, tebrikler falan filan falön ve filön ... Gazi Üniversitesi...Gazi'li olmak ayrıcalıktır(Lan sen devlet üniversitesisin neyin ayrıcalığını yapıyor kime neyin reklamını yapıyorsun! Bakiim sitesine gireyim belki slogan değişmiştir...Google, Gazi edu, enter, Gazili Olmak Ayrıcalıktır, cık değişmemiş.)... Hemen dedim eş dost yakın haber edeyim. Kimleri aradım, ne dediler, ben onlara ne dedim hatırlamıyorum ama bir abimizin şunu dediğini çok iyi hatırlıyorum "Y*arrağı yedin!"
Öyle de oldu.
Beni okudunuz teşekkürler.
Şimdi de Kaan Tangöze'den Taksim Meydanı diyelim
https://www.youtube.com/watch?v=IorJc5k8wUw
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder