5 Ekim 2015 Pazartesi

Gol oldu. Goooooolllll!!!

   Fatih Terim’in o güzide sözü ile başlamak istiyorum bugün It’s the football That’s the football.

  “Beyler atan getirir!”. Dünyanın en sevdiğim futbol kuralı. Sırf bu kural için “Aman abi ben pas vereyim de benden çıksın, şimdi tarlaya aşşağı top gider zaten yorulmuşum bir de onun için koşturmayayım” felsefesi ile (Filozofluğum çocukluğumdan gelir ) futbol oynardım. Öyle ki sıkılırdım tarlada koşmaktan mahalle arasında bir evin iki pencere arasını kale yapar, sol ayak frikik çalışırdık bu bizim Mesut ile. Ama bu yazımda Mesut’u övmiycem, bu yazımda futbolu, golü ve onun aşkını övücem.
“Futbol güzel bir olgu” der babam, tamam “olgu” demez onun yerine “şey” der ama bence olgu demek istiyordur. Hayatta her şeyi futbol ile anlatabilir, böyle bir yeteneği var. Canın mı sıkkın? Nasılsın? Topu ayağının altından ıskalayan kaleci gibiyim, mesela(Volkan, Volkan, ne yaptın Volkan, Volkan ne yaptın? Volkan ne yaptın? Ah Volkan Ah, zeminin azizliğine uğruyor, üç oldu) . Keyifli misin? Nasılsın? 90+’da gelen galibiyet golü gibiyim(Dönen top Fernandes, tek top Niang, Olcay’dan destek var, Niang, Olcay, Olcay karşı karşıya ve gooooo!!!l  Olcay Şahan, Beşiktaş 3 – 2 öne geçiyor 90+3. Dakika) Nötr müsün? Nasılsın? Taç kullanıyorum(Sabri, taç kullanıyor). Sinirli misin? Nasılsın? Penaltısı verilmeyen Burak Yılmaz gibiyim. Hırçın mısın? Nasılsın? Yılmaz Vural gibiyim...gibi gibi gibi bunlar çoğaltılır. Hayatın her alanına monte edebilirsiniz bu futbol betimlemelerini. Misal gelin bugün Pazartesi’ni ele alalım. Nasılsınız? Sabri Sarıoğlu’nun ortaları gibiyim. Hadi şimdi sıra sizde.


“Gol oldu. Goooooolllllll!” Bak bak şu harflerin yan yana gelişine, nizamına bi bak! “Müjde timörünüz iyi huylu çıktı.”dan sonra gelen dünyanın en güzel cümlesidir. Dünyanın neresinde olursanız olun aynı sevinç, aynı coşku, aynı heyecan(tabi golü atan takım senin takımın ise) tersi de aynı şekilde, yani gol yediğinde, ayrı uçta berbat, b*oktan, leş bir şeydir ama ben bu yazımda daha çok kendi attığımız golleri ele almak istiyorum. Çünkü ötekisi öak, kaka, cıs, yenmez! Gerek tutulan profesyonel futbol  takımı olsun, gerek mahalle arasında oynanan olsun, gerek Afrika’da çıplak ayakları ile toprakta oynanıyor olsun,  gerekse bir oyun konsolunda seçilen takım olsun, ve gerekseeeee yenilmesini istediğiniz tuttuğunuz takım olsun(Bu tanım tamamen bana aittir, nedir bu tanım? İzin verin size kendimden bahsedeyim, övünmek gibi olmasın Galatasaray’lıyım, biz Galatasaray’lılar iki takım tutarız, biri yenmesini istediğimiz tuttuğumuz takım, yani Galatasaray, bir diğeri yenilmesini istediğimiz, yenilmese de berabere bari kalsa dediğimiz tuttuğumuz takım, yani Fenerbahçe. – Kısa bir diyalog “Alo baba Galatasaray yeniyor, harika, Fener ne yaptı bu hafta? Eskişehir’le oynayacak, Eskişehir’den b*ok puan çıkartır, nihahaha” diyalog bitti. Tahmin ediyorum Fenerbahçe için de aynı şeyler geçerlidir. Yani onlar da iki takım tutuyordur. Özetle, doğada her şey bir zıttı ile var, Fenerbahçe Galatasaray ile, Galatasaray Fenerbahçe ile var. Bu da böyle bir tanımımdır) nasıl ve hangi şekilde oluyorsa olsun gol goldür ve içinde derin okyanusları barındırır. Bir de “Beyler doğru gol değil boru!” vardır ki, buna başka bir yazımda değineceğim. Unutmadan, evet bu hafta top Podolski'nin eline çarptı. Şimdi de dünyanın en güzel golüne bir bakalım...

Beni okudunuz teşekkürler.

UEFA Champions League official theme song enter

https://www.youtube.com/watch?v=0Qqd6T_A9LY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder