28 Eylül 2015 Pazartesi

2015 - 2016 Eğitim Öğretim Yılı

  Tatil bitti. Her güzel şey gibi bitti. Her güzel sonlu şey gibi... Şeyler sonlu oldukları için güzeldir.

  Daha bir asık bir surat ile uyandım bu sabah; daha asık bir surat ile yüzümü yıkadım, kuruladım ve hala asık olan suratım ile hazırlanıyordum ki odasından bir ağlama sesi geldi, uyanıyordu. Hızla odasına koştum...Uyanmıştı; beni gördü, gülümsedi, daha da gülümsedi, gülümsedim. Ama gitmem gerekiyordu... Canım oğlum. Akşam görüşürüz.

  Kapıyı kapattım, asıktı suratım yine, işte asansördeyim, aynada göz göze gelmemeye çalışıyordum kendim ile çünkü neden, asıktım! Nereye kadar sürecekti bu asıklık böyle?

  Duraktaydım...Duraktakiler de asıktı(mmmmh suratsızlar), otobüsümüz geldi, asık asık yerimizi aldık. Her sabah aynı insanlar ile aynı saatte aynı otobüse binince sanki gizli bir anlaşma imzalamışız gibi herkesin bir yeri oluyor. Yerimi aldım oturdum. Cam kenarı... Kafamı cama yaslayıp bir yandan bugün ne yazacağımı düşünüyor, bir diğer yandan tatilde biriken işlerin gözümde bir dağ gibi büyümesini düşünerek mal mal dışarıyı seyrediyordum. Aksine kulaklığı  da evde unutmuş muydum! Yok, ben giyeceklerini akşamdan hazırlayan, çantasını ona göre dolduran tiplerden değildim. Tipler dedim yanlış anlaşılmasın, bu da iyi bişey tabi ama ben öyle olamadım bir türlü. Neyse, he ne diyordum, asık surat, Tanrı aşkına gülümsemek için ufacık bir sebep de mi olmayacaktı bugün!?!

  Yazacak bir şeyler bulmalıydım, en azından taslağını oluşturup, şirkette bir öğlen yemeği arasında bu taslağı yazıya dökmeliydim uzun uzun. Yazmak iyi geliyordu ve illaki yazacak bir şeyler çıkacaktı. Trafik kiltlendi. Harika! Bir bu eksikti, işe de mi geç kalacaktım yoksa? Yazacak bişey bulmalıydım! Bir okul servisi belirdi trafikte hemen yanıbaşımda. Önce burnunu gördüm aracın, mal mal bakıyordum, sonra şoförünü, emekli amca belli ki, cool, ben mal, sonra içindeki görevli yetişkin bir kadın, alman gülle takımında olsa gerek kolu 500cm vardı(Bicepslerden bahsediyor burda yazar, kadın fit olabilir hemen linç etmeyin) tabi kolu görünce bendeki mallık üzeri şaşkınlık bir hal aldı, araç devam ediyordu ki işte küçük bir esmer karası kız çocuğu, en arka koltukta, bön bön bakan bana aniden dil çıkarttı sırıtarak ve trafikte hafifçe ilerledi, beni, bizi geçti. Ben “Ne oluyor lan? Ne olacak şimdi, deli gibi gülecek miyim, yoksa kızmalı mıyım?” diye düşünürken bir diğer yandan da “Du şuna gününü göstereyim, dil nasıl çıkartılıyormuş görsün! Ama peki ya otobüstekiler? Lan adama bak kaç yaşında çocukla çocuk oluyor!...” gibi iç monologlara gark olmuştum. İşte yine yanyanaydık. Dayanamadım bir dil de ben çıkardım. Gülümsedi, biz gittik bu kez. Onlar geldi, yine dil çıkardı(lar) (-Lar diyorum çünkü anında örgütlemişti küçük esmer karası servistekileri), gülümsedim, onlar gitti. Biz geldik, ben dil çıkardım(Otobüstekileri örgütlediğimi düşünsenize bi an, suratsızlar! Ya bunların neyini örgütleyeceksin ki, bırakıcaksın bunları suratları asık asık dolansınar, ben yolumu bulmuştum, gülüyordum işte...), onlar gitti. Güle güle gittiler. Güle güle gittim. İyi dersler olsun, allah zihin açıklığı versin. 2015 - 2016 eğitim öğretim yılı tüm öğrencilere hayırlı uğurlu olsun, adam olsun akıllı olsunlar! İşte olmuştu, hem bana gülümsemek için ufak ama koca bir sebep, hem de yazmak için güzel bir bahanem, olmuştu.    


Beni okudunuz. Teşekkürler.


Şimdi de Hakan Yeşilyurt’tan Aşk Kazanır diyelim.
https://www.youtube.com/watch?v=df7Z548CJD0

2 yorum: