11 Eylül 2015 Cuma

Fight Club Türkiye

   Fight Club gibi ülkeyiz yemin ediyorum.(Eveeet böylelikle de ilk siyasi yazımı yazmaya başlıyorum)
İki yanımız var, ağız burun dalma ve hoşgörü. Bu iki yanımız sayesinde senelerce hayatta kaldık. Siyasi söyleyeceklerim bu kadar.(Tabiki bu kadar değil, öyle boş kimseler değiliz diye dünkü yazımda bahsetmiştim.) Şimdi de biraz o gençlik çağları, o deli dolu zamanlarımız diyelim

   Lise son sınıfa kadar sınıfın en uzunu (Allah o Uzun'un ta belasını versin lafı geçmişken değinmeden edemiycem) ve en dombilisiydim, bu genel olarak böyleydi. Tamam bodur dombililer de yok değildi ama onlar şirin çocuklardı be vesselam. Mesele uzun ve dombili olabilmekteydi, yani diğerlerine göre. Eğer uzun ve dombili isen bu her zaman kavgacı grupların dikkatini çeker. Sana imrendikleri gibi el ense de çekmek isterler. Dik dik bakarlar, yürüyüşüne takarlar, saçına, sakalına, bıyığına, takacak bişeyler daima ararlar bu kavgacılar. Akranlarım çoğu kez yanıma gelip "Oğlum X(İsminin anonim kalmasını isteyen yazar) var ya sendeki boy bende olacak var ya anasını s*ikerim okulun!" veya "Sendeki tip(Çok sert bir yüzüm var, çok fazla sert, sıcak suya soksanız yumuşamaz tarzda) bende olacak var ya höt dedin mi adamı oracığa sıçıttırırım!" gibi sözler sarf ederlerdi; ancak gelin görün ki benim hiiiç o taraklarda gözüm yoktu. 
  
  Bir defasında, hiç unutmuyorum, ortaokulda Sezgi diye bir çocuk vardı, tenefüste bahçedeyiz, sahnenin öncesini hatırlamıyorum ama şöyle bir sahne vardı ben Sezgi’nin yakasına sol elim ile yapışmışım(Sezgi’nin boyu benden bi 15-20cm küçüktü) sağ elim havada vurmak üzere yumruk halinde komutu bekliyor.  Bekliyor... Bekliyor... Vuruyum mu vurmuyum mu?...Bekliyor...Oğlum şu gözlere bak lan...Bekliyor...Yazık oğlum lan...Hala Bekliyor...Bak bak nasıl da kocaman oldu gözleri...Patttt! Meraba yıldızlar. Sezgi meğer yumruğunu aşağıda hazırlamış ve hiç düşünmeden benim gözümün üzerine yerleştirdi. Acımasız Sezgi. Gözüm mosmordu artık. O gün kavganın bana göre olmadığını anladım. Evdekilere top oynarken direğe çarptım dedim, “Lan oğlum direği nerden buldun, siz hep tarlada taştan kaleler ve hayali kale direkleri ile top oynar, aşırtma diye bişeyin olmadığı(yan direkler hayali olunca üst direkler de hali ile hayali idi ve çoğu kez goldü değildi, fıstık gibi aşırtmaydı, adam astı kaleciyi be astı gibi ağız dalaşları oluyordu) futbol maçları yaparsınız” demediler, dikkat et dediler, peki dedim. Sonra hep dikkat ettim. Kavga, dövüş, hır, gür “Ne diyorsun lan, sen kime diyorsun lan, bi dakka, bi dur, bişey yapmıycam valla bak, ya bi du”lar bana göre değildi. Vedat diye bi çocuk vardı, derste kopya verirdim ona, o da karşılığında beni korur kollardı. Beni soranlara Vedat’ı gösteriyordum. Vedat ilgileniyordu. Tabi ilişkimiz bir Matematik dersinde Vedat’ın kağıtlarımızı zorla değiştirmesi (Arkamda oturuyordu g*öt, sırtıma bir koydu, üzerine kapanmış olduğum kağıttan “Aaah” diye geriye doğru açılıverdim, o sırada kağıtları değiştirdi bu Vedat, g*öt Vedat!(Nah bulur beni!) ) ve hocanın iki kağıtta da benim el yazımı anlaması üzerine son buldu. 

   Ben okuluma gittim, evime geldim. Fena da bir öğrenci sayılmazdım hani, peki peki inektim tamam. Dersi derste dinliyordum olum! Ulan her ne hikmetse bu boyun posun ekmeğini bir türlü yiyemedik, her yeni sezonda sınıfta en öne oturur daha sonra hocaların da desteği ile(Sağolsunlar) sıranın en arkasına gönderilir, baltalar ile birlikte ders dinlerdim; balta diyorum çünkü arka sırada pek ders dinleyene rastlayamazsınız, orası kavgacıların, goygoycuların yeridir ve ben başta da belirttiğim gibi kavga etmeyi sevmiyordum, goygoya vardım ama kavga NO! Sonra hoşgörüyü seçtim ben, bir daha da o yandan kopmamaya dikkat ettim, hep hoşgörülü oldum. Siz de bir taraf seçin ve o yanınızı(Oooo yazarımız ders vermeyi geçti, ev ödevine başladı) güçlendirin, geliştirin, gelişelim. Anlaştık?


  Çünkü bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.

  Sevelim, sevilelim bu dünya kimseye kalmaz. Herkese hayırlı cumalar.

Şimdi Neşet Ertaş’tan Cahildim Dünyanın Rengine Kandım diyelim

https://www.youtube.com/watch?v=6b5VI-OluIU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder