30 Aralık 2015 Çarşamba

Suratsızlar 2

Bunun 1'ini yazmış mıydım  bilmiyorum ama şimdiye kadar yazmadıysam çok ayıp etmişim.

Hazırsanız başlıyorum. Devlet hastanesindeyiz...

Suratsız bir güvenlik görevlisi tarafından karşılandım
Suratsız bir danışmaya yönlendirildim
Suratsız bir doktora denk gelmişim
Suratsız suratsız bekledik kapısında
Sıramız geldi ama hala suratsızdık
Özetle hepimiz suratsızdık artık.

Hasta olan bendim ama suratsız olan onlardı.

Suratsız bir şekilde "Şikayetin ne?" dendi.
Gülerek bişeyim yok! dedim. Çıktım. Şaka lan şaka keşke öyle yapsaydım ama değil mi. Gurur bunu gerektirir çünkü. Doktor arkadan bağırır mıydı acep "Dur yahu sen beni yanlış anladın, geri dön gitme! İyi edelim seni gel!" diye? Oradan danışman olaya müdahil olup "Bu kabul edilemez gitmemelisiniz!" dese? Güvenlik kapının orada etten duvar örse "Hayatta bırakmayız!" dese?  Sanmıyorum. Ama onlar da öyle yapacak olsalardı tadından yenmez bir ülke olurduk o zaman.

Devlet hastanesindeyiz ya hani "Şikayetin ne!?!" git bakalım özele "Canım sen nerelerde kaldın yaa, geç otur şöyle hemen bakalım nemiz var? (Gülücük gülücük) Rapor mu? Ya yazarız o kolay, kaç gün demiştin? Köpeğin olsun!" özel ya. Ama devlet adeta tıpkı bir "Niye geldin la buraya!" der gibi. "Ya senin bişeyin yok! Galk git meşgul etme hastaneyi it herif!" devlet ya.

Neyse; arkadaşlar asıl sizin şikayetiniz ne? Siz bana onu deyiverin. Bari gelmişken bunu çözelim. Nedir bu suratsızlık? Yahu biz etrafımızdaki enerji emenlerden uzak duralım dedikçe sistem bizi enerji emenlerin kucağına bırakıyor! Lan gardaş bu nasıl yara?





Beni okudunuz; teşekkürler.


17 Aralık 2015 Perşembe

Reklamlar

Olmaz olasıcalar!

Lan oğlum böyle reklam afişi mi olur? Sizin ofisin hiç mi bi çaycısı yok işlerinize karışan! Hiç mi sağındaki solundaki eşe dosta akrabaya göstermiyorsunuz yaptığınız işleri "Bak nasıl olmuş?" diye! Ya hiç mi yok delikanlı gibi biri çıkıp "G*ötüm gibi!" olmuş diyecek! Bu nedir ya! Böyle şey olur mu allahınızı severseniz! Birde üstüne üstlük bu topraklarda! Sanki çok neşeliyiz, hiç derdimiz yok, o kadar mutluyuz da biraz bu reklam afişi!

Biliyorum dostlar biliyorum çok sert girdim biliyorum, ayrıca başlamadan önce de özür dilemem gerekirdi; yolda izde metroda gazetede dergide gördüğünüz yetmiyormuş gibi bi de üzerine bu yazı.

Şu tiplere bakın tiplere! Allahım sanırsın semt pazarından giyiniyorlar. Anneleri babaları durum yokluğundan pazara götürmüş, bunu giyeceksin demiş! Sonra da bedel olarak bütün pazarı bunlara gördürmüş, gelirkende 30 tane poşeti ellerine tutuşturmuşlar domatesinden, salatalığına(bunların arasında neler var, hani derler ya bilmem nesinden bilmem nesine çeşit, sanki bir standart var da; neyse) elmasından, portakalına poşet poşet mahalle mahalle mahalle gezdirilmişler. Sanırsın %50 indirim yetmemiş neden %100 değilmiş!

Nasıl? Cool mu durmuşlar? Yahu neyi coolluk bunun! Bunu gören genç kızlar örnek alıp böyle cool cool mu takılıyorlar! Lan onların coolluğu batsın mallıklarından geberecekler!

Yahu böyle enerji emen reklam afişi mi olur! Mango! Sana diyorum sana! Lan biz eşi çocuğu evde bırakıp işe gidiyoruz işe! Bu suratları görerek mi gidicez işe!

İş yerindeyiz:
Parton'la
-Neyin var?
+Sorma ya Mango afişi!

İş arkadaşı ile
-Abi naber?
+Mango afişi gibiyim!

Evdeyiz:
Hanım ile
-Bugünün nasıl geçti?
+Mango reklamından hallice.

Okuldayız:
-Sınav nasıldı?
+Mango afişi!

Yani sanırsın ülke olarak herşeyimiz 4x4'lük, mutluluktan almışız başımızı gitmişiz bulutlara, gebericez, ulan bu mutluluk başımıza dert açmasın azıcık insanlara hüzün dolu suratların da var olduğunu gösterelim demek istercesine reklam afişi yapmışsınız. Sanki etrafımızdaki ruh emiciler yetmiyormuşcasına reklam afişi yapmışsınız! Ayakta alkışlıyorum!

Hangi mi reklam afişinden bahsediyorum? Aha dayıya sorun:



Beni okudunuz; teşekkürler.





15 Aralık 2015 Salı

Vurun Santa Claus'a!

Beyler yine kaçıyor yakalayın horospuçocuğunu! Mına koycaz hepsinin!...Bu sene kaçamayacaksın elimizden Santa Claus, işin tamam bu sene! Bittin oğlum sen, hede höde ve de hödö!

La bu Santa Claus size ne etti?

Açık konuşayım Noel Baba (Santa Claus dediğim abi işte bu abi) hakkında zerre bilgim yok. Yıllardır yeni yıl kutlarım, kutlarız, ancak gelin görün ki Noel Baba ve onun "gizli misyonu" hakkında gram bilgim yok! Zaten olamazdı da çünkü bizim evlerin bacaları ancak soba borusu girebilecek tarzdaydı, belki de sırf bu yüzden inanmadım; inanamadım varlığına, her neyse, kime ve neye hizmet ediyorsa etsin, belli ki amacına ulaşamamış. Hatta bu sebeple başarısız olarak bile kabul edilebilir. Ancak gelin görün ki aile bireyleri ile eş ile dost ile bir arada olmak için bahane sunuyor sana bana bize, bunu da kullanmak düşüyor size bize "onlara". Tamam onlar hariç. Ya tamam kutlamayın! Kaçıyor bak; az önce köşeyi dönerken gördüm dey daha şorada, geyiklerini çözene kadar yakalar üzerine çullanırsınız. Seyirtin!

Şunu da iliştireyim, sakalından, sarığından öfke akan, nefret akan, bakışları ile çocukları korkutan çok hacı/hoca gördüm ama Noel Baba figürü hiç görmedim. Noel Baba hiç görmedim, ondan da bişey hiç istemedim. 


Başlamadan önce naptınız bütün bir yıl uslu durdunuz mu bakalım?

Başlıyorum;

Sonra şunu da sormayı unutmadan; yılbaşında ne yapıyorsunuz? YOLBOŞONDO NO YOPOYORSONOZ?

Başladım;

Kolanın içine leblebi atıp yakalamaya çalıştığım günlerden beri yeni yıl kutlarım; babalar sobalı odada ayaklı masada rakılarını yuvarlar, analar mutfakta portakal soyar, elma soyar, tavuk kavurur, biz soğuk arka odada dört ayaklı açılmalı yer masasında(daha sonra fizik bilimindeki gelişmeler ile üç bacaklıları çıktı, denge meselesi.) sofra bezinin altına girmiş, altına girmiş derken beden dışarıda kalacak şekilde dizlere kadar çekilmiş anlamında, kuzenler kolanın içine leblebi atar; bazı leblebiler dipte kalır, az daha kola koyar, burnundan geğirir, gecenin ilerleyen saaatlerinde (Saat 10:00'da yani) kola ile fanta karıştırılır, denenir, denettirilir, "O süpermiş lan!"lar eşliğinde eğlence fantalanır; buradan feyz alan bir başka kuzen, komşunun oğlu da olur, "Sprite ile deneyin! Ufff!" der ve tüm ilgiyi üzerine çekmeye çalışır o sırada babamız olmuştur artık, gelir odaya bir bakar, şöyle bir gülümser, "Yeni yıl!" der "Çok güzel olacak hepimiz için.", o gülüş yeterlidir, umut vardır, sarılır öpüşürüz filan derken içeri davet ediliriz, hep birlikte geri sayıma geçer, yeni yıla gireriz. Yeni iyidir; yeni güzeldir. Her zaman değil ama yeniler, canlandırır, belki bir amaç tohumu eker bedenine, o tohum bir ağaç olur...Bu böyle sürer gider...

Unutmadan, mutlu yıllar.