Soğuktan otobüs durağında it gibi titremek nedir bilir misiniz servis ile işe giden arkadaşlarım, eşlerim(lafın gelişi "eşlerim", tek eşliliği savunuyorum yanlış anlaşılmasın), dostlarım, akrabalarım? Peki ya otobüs durağa geldiğinde bir an evvel burnunun içeri girmesini arzulamak? Burnun için sıcak bir yer, akmayacağı, sessiz sakin duracağı bir yer bulmak için kaygılanmak? Nerden bileceksiniz! Benimki de laf!
Anlatıyorum hemen acele etme!
Otobüs durağa geldiğinde dışarıda beklemekten donmuş bir haldeydik, donmamak için ısı transferi ve termodinamik yasalarınca(olum ben bunların eğitimini aldım üniversitede tabii ki size satıcam böyle böyle hikayelerde) tanıyan tanımayan birbirimize sarılmıştık fakat donmuştuk işte naparsın yasanın önüne geçememiştik, daha durak kalabalığının 1/4'ü + bir ben binmiştik ki önden binişler doldu, orta kapıların ve dahi arka kapının açılması gerekiyordu, fakat şoför ısrarla açmak istemiyordu. Tahmin edeceğiniz gibi dayanamadım şoföre çıkıştım; evet binebilmeme rağmen çıkıştım, ne garip di mi başka insanlar için de bir şeyler yapabilmeyi istemek; şoför bu boş durur mu "Bu kuraldır!" dedi inatla bilmem kaç bin sayılı yasayı işaret ederek ve hala orta kapıyı açmayarak. "Hayatta yazılı olmayan bazı kurallar da vardır" dedim, vaoooouuuu bir alkış bir kıyamet koptu otobüs halkı tarafından, şaşırdım, gözlerim doldu, omuzlara aldılar beni, bir arka kapıya bir ön kapıya zafer nidaları ile omuzlarda gidip geliyordum, herkes bana dokunmak istiyordu, kimdi bu kıymetli kurtarıcıları bilmek, görmek, bağırlarına basmak istiyorlardı, e onlar da haklıydı. Şoför orta kapıyı açmadı, otobüs devam etti, beni aşağı indirdiler, ayağıma bastılar. Yeniden "Bilader!" olmuştum. Hemen coşan bir milletiz vesselam. Neyse ki işimdeyim gücümdeyim.
Bugünkü işlerim arasında şirket için özel müşterilerimize yılbaşı sepeti yaptırmak da vardı. Bunun için bir pastaneye girdim, öyle kürt böreği, atık yağ ile poğaça yapan türden pastane değil hea, Divan gibi, Pelit gibi pastanelerden; özel müşteri diyorum olum anlamanız gerek! Pastanenin müdürü var mesela, anladın mı? "Timur abi bi porsiyon kürt böreği, bi de demli çay!" şeklinde değil yani pastanenin sahibi. Müdür! Müdür bey! Sepet içeriği, süsü, boku, püsürü, teslimatı filan anlaştık müdür bey ile. Çıkarken laf lafı açtı "Neden" dedi "çalışanlarınıza da sepet yaptırmıyorsunuz?". Ben orada firmanın yetkili bir abisi gibi göründüğüm için "çalışanlarınıza da" demişti müdür bey. "Efenim" dedim "maaşlarımız(mayışlarımız diyecek oldum, ancak bu benim maraba olduğumu ele verir diye demedim içimden güldüm) iyi olduğu için ne bir toplu etkinliğe, ne bir özel hediyelere ne de bu tür sepetlere gerek görmüyor şirket yatırımcılarımız" diye ekledim, "Paradan daha değerli şeyler de var" dedi müdür bey vakur bir şekilde. Gözlerim doldu, "İyi günler" dileyerek fırtınaya karşı ofise doğru yürüdüm ağlaya ağlaya, şemsiyem yamuldu.
Beni okudunuz, teşekkürler.