1 Temmuz 2016 Cuma

Türk'ün Çin Restaurantı İle İmtihanı

Gerek biraz gündemden uzaklaşmak, gerekse biraz kafa dağıtıp gülüp eğlenmek için hiiiiç üşenmeden oturup şunu bi adam akıllı yazayım dedim.

Efenim malumunuz ay başı, yani maaş günü, yani ticket'lara para yatma günü, e senelik izine de ayrılıcaz, ticketlardaki parayı ne yapıcaz, dedik şunu bir güzel taçlandıralım Çin Restaurantına gidip güzelce ezelim yiyelim içelim!

Çin restaurantındayız;

Karşılamada ayak üstü konuşuyoruz mekan sahibi mi garson mu bilmediğimiz kişi ile.

Ne var hocam menü filan, işte re var rö var, hede höde var, ortaya bir tane röröre yanına da röhaha, içecek olarak da kola. Uygun  mudur? Uygundur, getir anasını satayım! Bugün güzelce yiyelim içelim.

Masaya oturduk, önce sushiler geldi, çöp stickler, soya sosu, vasabiler filan, bu ne hocam, zencefil turşusu efendim, hmmm turşu severim, güzeeeelce konduruldu masaya, sunuş var yani. Filmlerde görmüştüm; çöp stick ile sushi dilimi(California Roll) tutturuluyor, biraz vasabiye ardından soya sosuna, tamam tersi de olur biraz soya sosuna sonra vasabiye bandırılıp çıkartılıyor, sonra löp löp yiyorsun. Öyle de oldu, löp löp yedik sushileri. Güzeldi. Başarılı.

Sushi tabağı kalktı, çin böreği geldi, onun da yanında bir sos, dedim bunu da filmlerde gördüm, ban ban ye işte, öyle de oldu, bana bana yedik laps laps. Şahaneydi. Ne koyuyorsunuz bunun içine? Şaka şaka geçiyorum hemen...

Acı soslu tavuk geldi, biliyoruz, sebzeli noddle geldi, biliyoruz, bir güzel yedik yiyoruz da ama nasıl yiyoruz var ya adeta dedesi bir Çinli gibi yiyoruz. Elinize sağlık çok güzel olmuş. (Yemeye devam ediyoruz)

Edamame gelir, yazımızın yazılmasına asıl konu olan şey işte, "Hocam bu nedir?" dedim garsona filmlerde görmemiştim hiç, "Fasulye" dedi. "E fasulye deyin o zaman" dedim gayet sığ bir şekilde "Edamame ama!" dedi garson. "Hocam edamame nedir?" dedim tekrar, "Fasulye efendim!" dedi, "E fasulye deyin o za..." böyle gitti bir süre, garson sinirlendi gitti. "Bu neymiş ki yeaaa" diyerek attım bi tane ağzıma o sırada banacak sos aradım ama sosu arayana kadar gacur gucur ederek yutmuştum bi tane, -çiğ mi lan bu yoksa- zor yutuluyor ama sosa banarsak yutulabilir herhalde dedim kendi kendime, ikinciyi sosa bandım, bilmiyorum işte orda bulduğum sos börek sosu mu soya sosu mu bandım işte, attım ağzıma, ıı ııh zor yutuluyor, filmlerde pratiğini görmeyince zor oluyor herhalde dedim yine içimden, dedim ufak ufak ısırıp yutayım, yanına tavuktan, biraz da noddle'dan eklersem iner gider mideye. Eh işte, lan ne lanet bişeymiş bu! Dördüncüyü de başka bir şekilde yutma deneyimlemesine girecekken(Amuda kalkarak yiyeyim dedim de) garson koşarak belirdi yanımda "Beyefendi ne yapıyorsunuz o öyle kabuğu ile değil, çekirdek gibi yemelisiniz" dedi; "Bizim köyde böyle yeniyor" diyecek oldum ama bakışlarım Türk'lüğümü ele vermişti bir kere. "He öyle miii, ben de diyorum bu Çinli'ler nasıl yutuyor da ben neden yutamıyorum" dedim başladım çekirdek gibi çatara çutara yemeye. Edamame, seni hiç unutmayacağım Edamame!

Neyse diyorum yemeği bari güzel bitirelim, bir çay söyleyelim sonra da hesabı ödeyip kalkalım gidelim öğlen paydosu bitti bitiyor, garsonu çağırdım "Eh dedim artık bir çayını içeriz hacı?" "Beyefendi" dedi, şu saatten sonra ki her beyefendi "Ulan!" olarak okunmalıdır çünkü onca şeyden sonra sanırım artık beyefendilikten çıkmıştım ancak; garson nezaketini bozmadan sağolsun hep yağladı beni, "Beyefendi, maalesef yeşil çay var bizde" dedi, eh dedim içimden şimdi sen Çin'den geldi yol parası yok geri gidecek diyerek yeşil çay ayağına bizim cebimizdeki bütün parayı alırsın iyisimi hesabı ödeyip kalkalım, o sırada arkadaşımı fark ettim, canım benim, çöp sticklerini tersten tutarak yiyordu son lokmasını, sanırım yemek boyu çöp sticklerini ters tutarak yemişti.

Bu da böyle bir anımız, bu da işte o meşhur Edamame. Bildiğin fasulyeyi haşlayıp servis etmiş şerefsiz oğlu şerefsizler!