Beyler yerinizi alın 34AS geliyor ve üstelik bom boş! Tüm olasılık hesaplarınızı yapın ve bulduğunuz boş koltuğa oturun. Unutmayn, en ufak bir tereddüt ayakta kalmanıza sebep olabilir... Yanaşıyor, yanaşıyor, az sola, hadi, hadi! Tıssss, kapılar açılıyor, hurraaaa, içerdeyiz. Otuyorum.
Yanımdaki abi kim? Henüz tanımıyorum ama! Olsun, metrobüs bu, 195 ülkeden insan olabilir ve bu son derece normal şu zamanda.
Koridora denk gelmişiz, müzik dinleyim biraz e-book bakayım bari, yolumuz uzun. Cam kenarına denk gelcektim ki asıl! Neyse diyorum, neyse. Zaten metrobüs başlı başına bir neyse de, konumuz metrobüs değil. Biz şimdi abiye ve birazdan anlatacaklarıma odaklanalım.
Abimiz yaşını başının almış, bacak bacak üstüne atmış ve tahmin ediyorum yeni bir de android telefon almış. Ben müzik dinliyorum. Metrobüsümüz seyir halinde. Abi yeni telefonunu kurcalıyor, bildirimler geliyor, ben okuyorum, o sosyal ağdan çıkıyor öbürüne, oradan çıkıyor bir diğerine, bırt bırt bırt... Bu 15dk böyle gitti. Sonra bir anda 3G kapsama alanından çıkıldı, interneti gitti garibimin. Panik yapmış olacak hemen omzuma dokundu, lan bu ne internet bağımlılığı!, neyse bi dur, omzuma dokundu, kulaklığı çıkartır mısın dedi? Oha! Cürrete bak! Dinliyorum seni dedim. Çıkart çıkart dedi. İyi tamam ama birini çıkartırım! Bu dedi, internet dedi, gitti dedi. Cahile yatıyor sanırım dedim içimden ama yine de sinyal gücünün orayı göstererek "Bak" dedim "E veya H, H+ işareti yok" dedim. Hea dedi, anladığını pek sanmıyordum ya, "Peki internet neden yok" dedi? Öteki kulaklığı da çıkardım, anladım ki işimiz uzayacak. Bak dedim bu telefon, 1876 yılında, şaka şaka o kadar geriye gitmedim tabi, dedim ver bakiim şu telefonu sen, sabahtan beri bildirim üstüne bildirim alıyordun da ne oldu da alamıyorsun şimdi, paketin bitmiş olmasın, mümkün değil dedi, peki dedim ayarlar filan mobil veriler kurcalıyormuş, yardım ediyormuş gibi yaptım, yedi. İnternet geldi, geri verdim abimizin telefonunu. müziğe dev.., edemeden daha tekrar telefonu uzattı. Dedim bu bölgede arada gidiyor geliyor internet, olur o öyle. Yok dedi telefonda bir uygulama göstererek. Baktım arkadaşlık sitesi uygulamalarından, fake fake hesapların olduğu falan filan derken uzatmadan, abide ufak bir tilkilik sezdim, abinin şekli şemali kaymaya başladı, o sırada bir ablayı daha like'ladı, oha dedim o ablayı da mı like'ladın dedim,konuşmaya dalmışım dedi, olsun dedi, burdan dedi işte dedi manitalar dedi şimdi birinden geliyorum filan derken abiyi anladım ben, abi çapkın. Çapkın ama ulan ben evliyim! Ne işim olur böyle şeylerle. Abi dedim bu ne? Bak dedim parmakta yüzük, elimde çiçek, eşime almışım besbelli, bana bunları neden gösteriyorsun? Aaa bilmiyordum dedi. Yanlış anlama dedi biz dedi duygusal insanlarız dedi, şimdi dedi geçen dedi Bağdat Caddesi'nde tecavüz filan, aaa baktım abi duyar da kasıyor, eee dedim, işte biz dedi sol dedi görüş dedi, aha dedim abi duyar kasmaktan kafayı yakmış... Üniverstie okuyorum ben dedi, 3. sınıfta dondurdum dedi, abi dedim sen 45 yaşında adamsın hala niye okuyorsun, içimde ukde, ukte, utke gibi bişeyler kaldı dedi...eaaaah dedim Artık daha fazla konuşmak istemiyordum ki, çat dedi ben dedi Gürsel, hmm öyle mi(içimden demek Gürsel, Gürsel he? Deli Gürsel. Ben sana Deli Gürsel diyeceğim dedim) ben de İsmail abi dedim(Sahte isim, o an o geldi aklıma onu söyleme gereği duydum), memnun oldum dedi. Bişey demedim. Sana dedi nasıl ulaşırım, dedim ben face twit filan kullanmıyorum, emailimi vereyim sana abi? Tel dedi? Dedim Deli Gürsel abicim, bunları paylaşacak kadar tanışmadık ki daha, sen dedi ne dedin dedi, Deli mi dedin dedi... Şaka şaka, tabiki de Deli kısmını içimden söyledim. Ama vermedim, numaramı filan vermedim.
E yol uzun hikaye uzun napıyım. Neyse durağım geldi, "Bu şehri deeeeeeliler sarmış." diye mırıldanarak indim otobüsten.
Neyse bu da böyle bir anımız. Deli Gürsel.