11 Kasım 2016 Cuma

İthal Dert

"Tanrı aşkına Earl daha kaç kez söyleyeceğim diş macununu ortadan sıkma diye!" dedi kadın kulaklarından dumanlar yükselerek. "Özür dilerim hayatım, bir daha ki sefere dikkat ederim." dedi erkek oturduğu koltukta diken üstünde oturuyormuşcasına gözleri yuvalarından fırlayarak.

"Hay derdinizi s*keyim!" dedi izleyici(BEN), kalkıp kapattı televizyonu, uyumak üzere odasına doğru gidecekti ki zaten yıllardır salonda yatıyor olduğunu, bir odasının hiç olmadığını hatırladı, yorganı donmuş burnuna kadar çekti "Mına koyim böyle hayatın!" diye homurdandı, uyuyamadı. 

Bu derdi ilk duyduğum zaman sene 1996 idi, "O ne biçim dertmiş lan!" demiştim çocuk aklımla, bugün 2016, geçen 20 yılda insanoğlu bu dertten kurtulmuş değil. Yazık çok yazık.


Merhaba arkadaşlar konumuz ithal dertler, buyrun sohbete.

Bunu neden kendinize yapıyorsunuz? Yetmiyor mu bu ülkenin içinde bulunduğu durumlar sizlere de utanmadan koca koca adamlar/kadınlar dert ithal ediyorsunuz memlekete! Ağzınıza s*çarım sizin adamın canını sıkmayın bakın! Oturun kendi tabağınızdaki dertleri bi yiyin önce. Ne mi o dertler? Anlatayım evladım.

Dolar'sa Dolar, Euro'ysa Euro, altınsa altın, borsaysa borsa, asgari ücretse asgari ücret, kültürsüzlük sanatsızlıksa kültürsüzlük sanatsızlık, seçici olmamak, olanı zoraki kabullenip eyvallah çekmekse eyvallah, allahsızlık kitapsızlıksa en dikaalası, yalan dolan kandırılmaksa bayrak taşıyanı, metrobüsse Zincirlikuyu'su, futbol şiddeti, terörse en azılısı, teröristlik canlı bombalık ise gırla, hak hukuk adaletsizlikse piiiiiuv sayamayacağım kadar, Atatürk'ten uzaklaşmaksa (şimdilerde bi yeni yeni yakınlaşma başlamış gibi ama bir kere uzaklaşmak uzaklaşmak için fazlası ile yeterli) uzaklaşmak, kadına şiddet, çocuk tacizleri ise her gün her gün...Saymaya devam edeyim mi?...Ekmekte kalitesizlikse ekmekte kalitesizlik, meyve, sebze, et, tavukta hormonsa hormon, yağmurda, karda izde havuza dönen asfaltlarsa asfalt, metrobüs şoförlerinin hemen hepsinin karadenizin bir köyünden çıkmış gibi tek tip olmasıysa tek tiplilik, badem bıyıksa badem bıyık, uzunsa uzun, düşük profilse düşük profil...Bitmiyor laaaaan say say! Hava durumuysa hava durumu, "yok artık ebenin!" dediğinizi duyar gibiyim, tamam tamam abarttım.

Kestik!

Özetle; bizim derdimiz bize yeter arkadaşlar, adamlar dertsizlikten dert çıkartıyor diş macununu kimin ortadan sıktığını sorguluyor, bırakalım sorgulasınlar, biz kendimize bakalım, kendi canımız tırnağımız dertlerimize odaklanalım. Babamın deyimiyle yaklaşacak olursam "Biz önce bi şu tarlayı kurtaralım, sonra diğer tarlaları kurtarırız."

Sonuç: Bundan böye bu ülke sınırları içerisinde hiç bir birey hiç bir bireyin canını diş macununu ortadan sıktı diye sıkamayacak! Bu yazının amacı budur! Bırakın sıksın! Bizim ülkemiz de diş macununu ortadan sıkabilme özgürlüğü ile anılsın ne olacak!


Bir özlü sözüm: Artık beni hiç bir şey şaşırtmıyor, insandır diyorum, geçiyor.

Beni okudunuz, teşekkürler.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder